Demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerinden birincisinin temel hak ve özgürlüklerin anayasal teminat altında olması gerektiğini geçen yazımızda belirtmiştik. Ayrıca hak ve özgürlük kavramlarının özellikle milliyetçi ve İslamcı kesim olmak üzere toplumun fazla gündeminde olmadığı için demokrasimizin de gelişmediğini hatırlamıştık. Bugün yine demokrasinin olmazsa olmazları arasında olan hukukun üstünlüğü ilkesi üzerinde duracağız. Hukuk; kelime olarak “hak”ın çoğulu yani haklar demektir. Genel ve kullanılan anlamıyla hukuk; ülkelerin yönetimlerini ve bireyler arasındaki ilişkileri düzenleyen kuralların bütünüdür. Devlet ve toplum hayatının bütün kuralları hukuk ile düzenlenir. Hukukun üstünlüğü; bir ülkede yasama, yürütme, yargı ve diğer kurum ve kurumların yetki ve sorumlulukları ile ilgili bütün düzenlemelerin hukuk içerisinde ve hukukun denetiminde yapılmasıdır. Yine başta milliyetçi ve İslamcı kesim olmak üzere bizim gibi şark toplumlarında “hukuk” kavramı da fazla bir değer ve ilgi içermez. Bu toplumlarda daha çok adalet kavramı öne çıkar. Elbette adalet çok önemli yüce bir değerdir. Bizim kültürümüz, geleneğimiz ve İslam adalete çok önem vermiştir. “Adalet Mülkün Temelidir” özdeyişi bütün mahkemelerimizde en yüksek yerde asılıdır. “Devletin dini olmaz, olsa idi adalet devletin dini olurdu.” özdeyişi de çok anlamlı ve önemlidir. Pekiyi adalet nasıl var olacak, nasıl gerçekleşecek bunu pek düşünmeyiz. Zannederiz ki adil ve ahlaklı insanlar iş başında olursa adalet gerçekleşecek. Halbuki adalet bireylerin keyfiliğine, iradesine, vicdanına bırakılamaz. Çünkü adalet sadece devletin değil bütün toplumların ve hayatın temel taşıdır. Bir ülkede adalet yoksa o ülke temelden çürümeye başlamış demektir. Adalet terazisi bozulduğu zaman, sağlam olan hiçbir şey kalmaz. Adalet, ancak hukukla ve hukuki mekanizmalarla gerçekleşebilir. Adalet bir sonuçtur, yani bir üründür. Hukuk ve hukuk mekanizmaları çok güzel bir fabrika gibi çalışır ve adalet gibi çok değerli bir ürün ortaya çıkar. Adalet, adil olmak, bireysel bir ahlak olarak güzeldir. Fakat toplum içinde adaletin temini ancak hukuk sayesinde olur. Bunu gerçekleştirecek olanda bağımsız ve tarafsız yargıdır. Adaleti, hukuku, hukukun üstünlüğünü, kuvvetler ayrılığını doğru anlamak için sabırla okunması gereken bir makale. (İSLAM HUKUKUNUN DEĞERİ - İslam Hukuku, Batı Hukukuna Alternatif Olabilir mi ? Prof.Dr.Kemal GÖZLER) Toplum olarak mistik ve mitolojik adalet anlayışından kurtulup, süratle hukukun üstünlüğü ilkesini hayata geçirmeye çalışmalıyız. Hukuku iyi anlayıp ona sahip çıkmazsak demokrasimiz gelişmez. Tam demokrasi olmadan hukuk olmaz, hukuk olmadan da adalet olmaz vesselam. 18 Aralık 2019 Mehmet BOZDEMİR
Demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerinden birincisinin temel hak ve özgürlüklerin anayasal teminat altında olması gerektiğini geçen yazımızda belirtmiştik. Ayrıca hak ve özgürlük kavramlarının özellikle milliyetçi ve İslamcı kesim olmak üzere toplumun fazla gündeminde olmadığı için demokrasimizin de gelişmediğini hatırlamıştık.
Bugün yine demokrasinin olmazsa olmazları arasında olan hukukun üstünlüğü ilkesi üzerinde duracağız. Hukuk; kelime olarak “hak”ın çoğulu yani haklar demektir. Genel ve kullanılan anlamıyla hukuk; ülkelerin yönetimlerini ve bireyler arasındaki ilişkileri düzenleyen kuralların bütünüdür. Devlet ve toplum hayatının bütün kuralları hukuk ile düzenlenir.
Hukukun üstünlüğü; bir ülkede yasama, yürütme, yargı ve diğer kurum ve kurumların yetki ve sorumlulukları ile ilgili bütün düzenlemelerin hukuk içerisinde ve hukukun denetiminde yapılmasıdır.
Yine başta milliyetçi ve İslamcı kesim olmak üzere bizim gibi şark toplumlarında “hukuk” kavramı da fazla bir değer ve ilgi içermez. Bu toplumlarda daha çok adalet kavramı öne çıkar. Elbette adalet çok önemli yüce bir değerdir. Bizim kültürümüz, geleneğimiz ve İslam adalete çok önem vermiştir. “Adalet Mülkün Temelidir” özdeyişi bütün mahkemelerimizde en yüksek yerde asılıdır. “Devletin dini olmaz, olsa idi adalet devletin dini olurdu.” özdeyişi de çok anlamlı ve önemlidir.
Pekiyi adalet nasıl var olacak, nasıl gerçekleşecek bunu pek düşünmeyiz. Zannederiz ki adil ve ahlaklı insanlar iş başında olursa adalet gerçekleşecek. Halbuki adalet bireylerin keyfiliğine, iradesine, vicdanına bırakılamaz. Çünkü adalet sadece devletin değil bütün toplumların ve hayatın temel taşıdır. Bir ülkede adalet yoksa o ülke temelden çürümeye başlamış demektir. Adalet terazisi bozulduğu zaman, sağlam olan hiçbir şey kalmaz.
Adalet, ancak hukukla ve hukuki mekanizmalarla gerçekleşebilir. Adalet bir sonuçtur, yani bir üründür. Hukuk ve hukuk mekanizmaları çok güzel bir fabrika gibi çalışır ve adalet gibi çok değerli bir ürün ortaya çıkar. Adalet, adil olmak, bireysel bir ahlak olarak güzeldir. Fakat toplum içinde adaletin temini ancak hukuk sayesinde olur. Bunu gerçekleştirecek olanda bağımsız ve tarafsız yargıdır. Adaleti, hukuku, hukukun üstünlüğünü, kuvvetler ayrılığını doğru anlamak için sabırla okunması gereken bir makale. (İSLAM HUKUKUNUN DEĞERİ - İslam Hukuku, Batı Hukukuna Alternatif Olabilir mi ? Prof.Dr.Kemal GÖZLER)
Toplum olarak mistik ve mitolojik adalet anlayışından kurtulup, süratle hukukun üstünlüğü ilkesini hayata geçirmeye çalışmalıyız. Hukuku iyi anlayıp ona sahip çıkmazsak demokrasimiz gelişmez.
Tam demokrasi olmadan hukuk olmaz, hukuk olmadan da adalet olmaz vesselam.
18 Aralık 2019
Mehmet BOZDEMİR
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 560639
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.