DEMOKRASİ VE SEÇİMLER Toplum olarak çoğunlukla demokrasiyi sadece seçim olarak anlarız. Halbuki dünyada seçim yapılmayan hiçbir ülke yoktur. Elbette ki seçimler demokrasiler için çok çok önemlidir. Seçimler olmadan demokrasi olmaz. The Economist 2019 yılı için yaptığı demokrasi endeksi araştırmasına göre; 24 ülke tam demokrasiyle, 54 ülke kusurlu demokrasiyle, 37 ülke karma rejimle, 52 ülke ise otoriter rejimle yönetilmektedir. Bu sınıflama 10 üzerinden puanlama ile yapılmış; 8,01-10 puan tam demokrasi, 6,01-8 puan kusurlu demokrasi, 4,01-6 puan karma rejim, 0-4 puan otoriter rejim. 167 ülke arasında 9,87 puan ile Norveç 1.sırada, 1,08 puanla Kuzey Kore 167. yani son sırada. Türkiye 2018 de olduğu gibi 4,09 puanla 110.sırada ve KARMA REJİM sınıfında yer alıyor. 3,93 puanla 114.sırada yer alan Ürdün otoriter rejimler sınıfında yer alıyor. Sınıflandırma ve genel puanlar 5 kategoriye göre değerlendiriliyor. Bunlar: 1-Seçim süreci ve Çoğulculuk 2-Devlet Fonksiyonları 3-Siyasal Katılım 4-Siyasal Kültür 5-Sivil Özgürlükler. Yine 10 üzerinden yapılan puanlamada Türkiye; Seçim Süreci ve Çoğulculukta 3,08 puan, Sivil Özgürlüklerde 2,35 puan, diğer kategorilerde ise 5 er puan almış. Görüldüğü gibi ülkemiz maalesef Seçim Süreci ve Çoğulculuk kategorisinde 3,08 puanla ve Sivil Özgürlükler kategorisinde 2,35 puanla otoriter rejimle yönetilen ülkeler sınıfına gerilemiştir. Seçim Sürecindeki puanımız son iki yılda yapılan seçimler dolayısıyla gerilemiştir. Daha önceki yıllarda puanımız 5 ve üzerinde idi. Bu araştırmalardan da anlıyoruz ki seçimlerin yapılmasından ziyade nasıl yapıldığı çok daha önemli. Demokrasilerde seçimler; adil, eşitlikçi ve özgür ortamlarda yapılmalıdır. Ayıca halkın iradesi meclislere(parlamentolara) ve yönetimlere direk yansımalıdır. İşte bu sebeple TBMM’in en üstüne “EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR” diye yazılmıştır. Parlamenterler ve diğer bütün adaylar halkın özgür iradeleriyle bizzat halk tarafından seçilmelidir. Türkiye uzun zamandır bu kurallara aykırı seçimler yaptığı için demokrasisi zayıflamıştır. Meclisin üzerine siyasi partilerin ve liderlerinin gölgesi düşmüştür. Çünkü milletvekillerini halk değil, siyasi partiler veya liderleri seçmekte, halk ise sadece onaylamaktadır. Başka bir ifadeyle, halk milletvekillerini değil partileri seçmektedir. Demokrasisi gelişmiş ülkelerde; siyasi partilerin ve liderlerinin milletvekili, başkan veya senatör seçimlerindeki aday tespitlerinde yetkileri oldukça sınırlıdır. Hatta aday tespitinde eğer parti ve liderlerinin kayırmacılığı görülürse o adayın aleyhine bir gelişme olur ve halk tarafından tepkiyle karşılanır. Parlamentoların iradelerinin üzerine kral, parti, lider veya başka bir unsurun gölgesi düşerse, o parlamentolarda halkın iradesi tecelli etmemiş demektir. Demokrasilerin gelişmesi parlamentolardan başlar, devletlerin dini adaletse, mabetleri de parlamentolardır. Çünkü halkın tamamı parlamentolarda temsil edilir. İktidarlar ise halkın belirli oranlardaki oylarıyla icraat yaparlar. Türkiye, bir an önce darbe dönemlerinden kalan Siyasi Partiler Kanununu ve Seçim Kanununu evrensel demokrasi kurallarına göre yeniden yapmalıdır. Güçlü demokrasiler ancak güçlü parlamentolarla mümkün olur. Güçlü, gelişmiş ve huzurlu bir ülke olmak istiyorsak; Millet olarak bütün kurum ve kurallarıyla TAM DEMOKRASİ kızıl elmasını hedef almalıyız. Gerisi teferruattır. 13.05.2020 Mehmet BOZDEMİR Demokraside Birlik Vakfı ve İnsani Değerler Derneği Genel Başkanı
DEMOKRASİ VE SEÇİMLER
Toplum olarak çoğunlukla demokrasiyi sadece seçim olarak anlarız. Halbuki dünyada seçim yapılmayan hiçbir ülke yoktur. Elbette ki seçimler demokrasiler için çok çok önemlidir. Seçimler olmadan demokrasi olmaz.
The Economist 2019 yılı için yaptığı demokrasi endeksi araştırmasına göre; 24 ülke tam demokrasiyle, 54 ülke kusurlu demokrasiyle, 37 ülke karma rejimle, 52 ülke ise otoriter rejimle yönetilmektedir. Bu sınıflama 10 üzerinden puanlama ile yapılmış; 8,01-10 puan tam demokrasi, 6,01-8 puan kusurlu demokrasi, 4,01-6 puan karma rejim, 0-4 puan otoriter rejim. 167 ülke arasında 9,87 puan ile Norveç 1.sırada, 1,08 puanla Kuzey Kore 167. yani son sırada. Türkiye 2018 de olduğu gibi 4,09 puanla 110.sırada ve KARMA REJİM sınıfında yer alıyor. 3,93 puanla 114.sırada yer alan Ürdün otoriter rejimler sınıfında yer alıyor. Sınıflandırma ve genel puanlar 5 kategoriye göre değerlendiriliyor. Bunlar: 1-Seçim süreci ve Çoğulculuk 2-Devlet Fonksiyonları 3-Siyasal Katılım 4-Siyasal Kültür 5-Sivil Özgürlükler. Yine 10 üzerinden yapılan puanlamada Türkiye; Seçim Süreci ve Çoğulculukta 3,08 puan, Sivil Özgürlüklerde 2,35 puan, diğer kategorilerde ise 5 er puan almış.
Görüldüğü gibi ülkemiz maalesef Seçim Süreci ve Çoğulculuk kategorisinde 3,08 puanla ve Sivil Özgürlükler kategorisinde 2,35 puanla otoriter rejimle yönetilen ülkeler sınıfına gerilemiştir. Seçim Sürecindeki puanımız son iki yılda yapılan seçimler dolayısıyla gerilemiştir. Daha önceki yıllarda puanımız 5 ve üzerinde idi.
Bu araştırmalardan da anlıyoruz ki seçimlerin yapılmasından ziyade nasıl yapıldığı çok daha önemli. Demokrasilerde seçimler; adil, eşitlikçi ve özgür ortamlarda yapılmalıdır. Ayıca halkın iradesi meclislere(parlamentolara) ve yönetimlere direk yansımalıdır. İşte bu sebeple TBMM’in en üstüne “EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR” diye yazılmıştır. Parlamenterler ve diğer bütün adaylar halkın özgür iradeleriyle bizzat halk tarafından seçilmelidir. Türkiye uzun zamandır bu kurallara aykırı seçimler yaptığı için demokrasisi zayıflamıştır. Meclisin üzerine siyasi partilerin ve liderlerinin gölgesi düşmüştür. Çünkü milletvekillerini halk değil, siyasi partiler veya liderleri seçmekte, halk ise sadece onaylamaktadır. Başka bir ifadeyle, halk milletvekillerini değil partileri seçmektedir.
Demokrasisi gelişmiş ülkelerde; siyasi partilerin ve liderlerinin milletvekili, başkan veya senatör seçimlerindeki aday tespitlerinde yetkileri oldukça sınırlıdır. Hatta aday tespitinde eğer parti ve liderlerinin kayırmacılığı görülürse o adayın aleyhine bir gelişme olur ve halk tarafından tepkiyle karşılanır. Parlamentoların iradelerinin üzerine kral, parti, lider veya başka bir unsurun gölgesi düşerse, o parlamentolarda halkın iradesi tecelli etmemiş demektir.
Demokrasilerin gelişmesi parlamentolardan başlar, devletlerin dini adaletse, mabetleri de parlamentolardır. Çünkü halkın tamamı parlamentolarda temsil edilir. İktidarlar ise halkın belirli oranlardaki oylarıyla icraat yaparlar.
Türkiye, bir an önce darbe dönemlerinden kalan Siyasi Partiler Kanununu ve Seçim Kanununu evrensel demokrasi kurallarına göre yeniden yapmalıdır. Güçlü demokrasiler ancak güçlü parlamentolarla mümkün olur. Güçlü, gelişmiş ve huzurlu bir ülke olmak istiyorsak; Millet olarak bütün kurum ve kurallarıyla TAM DEMOKRASİ kızıl elmasını hedef almalıyız. Gerisi teferruattır.
13.05.2020
Mehmet BOZDEMİR
Demokraside Birlik Vakfı
ve
İnsani Değerler Derneği Genel Başkanı
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 383971
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.