BİR İKTİDAR NE ZAMAN YIKILIR? Sosyolojinin ve iktisadın öncülerinden kabul edilen, İslam aleminde liberalizm ilkelerini kitaplarında bulunduran ilk Müslüman düşünür olan İbn-i Haldun Mukaddime’sinde, bir iktidarın ne zaman yıkılacağından bahsetmiştir. “Ölçüsüzlük ve israf döneminde, iktidar kendisinden öncekilerin birikimlerini sorumsuzca şatafat ve gösterişe harcar. Bunun yanı sıra en yakınındaki aile efradına da oldukça cömert davranır. Bu yüzden etrafına toplumun en karaktersiz en kötü insanlarını çeker. Bunlara (liyakat sahibi olmadıkları için) altından kalkamayacak görevler yükler, sorumluluklar verir. Tabii (liyakat sahibi olmayan) bu insanlar bu görevlerin altından kalkamazlar; neyin öncelikli neyin sonra yapılması gerektiğini bilmeden karar verirler. Dolayısıyla eski devlet görevlilerinin itirazlarına ve hatta eski dönemin (rejimin) insanlarının tepkisine neden olur. Hatta insanlar ondan (hanedan) nefret etme derecesine gelir. Bunun sonucunda insanlar ondan uzaklaşır ve onu bir başına bırakırlar. Ardından askerlerinin (taraftarlarının) maaşlarını ve ödeneklerini bile ödeyemez hale gelir. Çünkü onlara dağıtılması gereken paraları kendi işlerine harcar. Kapılarını halka kapatır, insanlardan uzaklaştıkça söz dinlemez olur, etrafına etten duvar örer. En sonunda kendisinden önceki dönemlerde inşa edilmiş bütün eserleri tahrip eder, onları yıkar ve ardından (toplumsal) enkaz bırakır. Bu artık kronik hastalık belirtisidir ve bundan kurtuluş yoktur. İyileşme umudu tükendiği için kendi içine çökerek (iktidar) yıkılır.” SİYASETE AHLAK LAZIM Kılıçdaroğlu, her fırsatta siyasete “siyasi ahlak yasası” çıkartmayı istemektedir. Sebebi de herkesçe malum. Son dönemin siyasetçileri toplumun insani ve ahlaki değerlerine uymayan, hiç de hoş görülemeyecek üslupla birbirlerine kullandıkları hakaret kelime ve cümleleridir. Kimsenin tasdik ettiğini de söyleyemiyorum. Şöyle ki; “Siyasi Ahlak Yasası çıkarılmalıdır: Hükümet, vatandaşla siyasetçi arasındaki güveni sağlamak, siyasetin ve siyasetçinin itibarını tesis etmek için TBMM'ne derhal Siyasi Ahlak Yasası teklifinin getirileceğini taahhüt etmelidir.” demektedir. Döneminde en çok dava açılan cumhurbaşkanları şöyle sıralandı: Erdoğan: 63 bin 41 kişiye dava açılmış (2019’a kadar) bunlardan 9 bin 554 kişi mahkum olmuş. Diğer Cumhurbaşkanlarının ki ise şöyle; Abdullah Gül: 848, Kenan Evren: 340, Turgut Özal: 207,Ahmet Necdet Sezer: 163, Süleyman Demirel: 158 dir. Geçmiş dönem siyasetçilerimizin birbiriyle ilgili kullandıkları olumsuz ve ahlak sınırları ötesi hakaretlerden oluşan bir demet; "Gaspçı, siyasetin kısa pantolonu, ikiyüzlü, yüreksiz, ebleh" "Şerefsiz onbaşı" "Yavşak" "Öküz" "Çüşşş" "Bir kere değil iki kere şerefsiz..."Formun Üstü "Hastalıklı ve psikopat bir ruh" "İki yüzlü, baş münafık" "Haçlı ordusu komutanı... Korkak... Çamur adam... İcraatsız Başbakan." "Mafya Prensesi." "Tomahawk füzesinden daha tehlikeli." "Çarpık düzenin son müteahhidi." "Merih'ten gelen uzay yaratıkları" "Yalı bülbülü, yaban gülü." "Okey kraliçesi." "Part-time Dışişleri Bakanı, zavallı, koltuk dilencisi, milli felaket" "Pişkin" "Siyasi Fadime" "Devşirme" "Şeftali güzeli." "New Hampshire düşesi." “İktidar delisi” "Dedikodu kumkumasının organizatörü ve rejisörü."(E.Otçu-Denizli Gazetesi) Bugünün siyasetçilerinin sarfettikleri kelimelere (HİÇ) girmek istemiyorum. Çünkü son kullanım tarihleri henüz dolmadı ve dumanı da hala üzerinde tütmektedir. HAKARET ETME ÖZGÜRLÜK MÜDÜR? Anayasa Mahkemesi'nin 2014/1577 numaralı başvuru hakkında verdiği 25 Ekim 2017 tarihli kararda, ifade özgürlüğünün sınırsız olmadığı ve kaba, aşağılayıcı, küçük düşürücü, abartılı kişisel saldırı içeren sözlerin (olayın tarafları ve konuşmanın çerçevesi politik alanda kalsa bile) kabul edilebilir sınırları aşması nedeniyle siyasi bir tartışma içindeki bir görüş olarak değerlendirilemeyeceği, siyasi kimliği de olsa kişilerin kaba, sert, aşağılayıcı ifadelere katlanmak zorunda olmadığı ifade edilmiştir. Böylece Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün birtakım sınırlarının olduğuna karar verilmiştir." BU SİYASETİ VE SİYASETÇİLERİ İSTİYORUM Süleyman Demirel'in siyasette yeni yeni parladığı yıllar. Partililerle birlikte Kırşehir'e gider. Kalabalık, izzet, ikram, deve kesmeler ve alınan reaksiyon ziyadesiyle mutlu eder Demirel'i. Sonra da, dönemin sevilen siyasetçisi Osman Bölükbaşı memleketi olan Kırşehir'e gider. Hemen, ekibi Demirel'e raporu verir. “Bölükbaşı'nın memleketinde sana deve, ona koç kestiler. Seni daha iyi ağırladılar” derler. Demirel, Bölükbaşı'nı bir yerde görür, yanına gider; “Üstad, memleketinde bana çok iyi davrandılar. Deve kestiler, sağ olsunlar" der. Sonrada, inceden ayar vermek için, üzüntülü bir şekilde; "Duydum ki sana da koç kesmiş hemşerilerin, ayıp etmişler” der. Osman Bölükbaşı yine kendinden emin şekilde Demirel' e döner ve "Evlat, bizim oralarda deveye deve, koça koç keserler" der…
BİR İKTİDAR NE ZAMAN YIKILIR?
Sosyolojinin ve iktisadın öncülerinden kabul edilen, İslam aleminde liberalizm ilkelerini kitaplarında bulunduran ilk Müslüman düşünür olan İbn-i Haldun Mukaddime’sinde, bir iktidarın ne zaman yıkılacağından bahsetmiştir.
“Ölçüsüzlük ve israf döneminde, iktidar kendisinden öncekilerin birikimlerini sorumsuzca şatafat ve gösterişe harcar. Bunun yanı sıra en yakınındaki aile efradına da oldukça cömert davranır. Bu yüzden etrafına toplumun en karaktersiz en kötü insanlarını çeker. Bunlara (liyakat sahibi olmadıkları için) altından kalkamayacak görevler yükler, sorumluluklar verir. Tabii (liyakat sahibi olmayan) bu insanlar bu görevlerin altından kalkamazlar; neyin öncelikli neyin sonra yapılması gerektiğini bilmeden karar verirler. Dolayısıyla eski devlet görevlilerinin itirazlarına ve hatta eski dönemin (rejimin) insanlarının tepkisine neden olur. Hatta insanlar ondan (hanedan) nefret etme derecesine gelir.
Bunun sonucunda insanlar ondan uzaklaşır ve onu bir başına bırakırlar. Ardından askerlerinin (taraftarlarının) maaşlarını ve ödeneklerini bile ödeyemez hale gelir. Çünkü onlara dağıtılması gereken paraları kendi işlerine harcar. Kapılarını halka kapatır, insanlardan uzaklaştıkça söz dinlemez olur, etrafına etten duvar örer. En sonunda kendisinden önceki dönemlerde inşa edilmiş bütün eserleri tahrip eder, onları yıkar ve ardından (toplumsal) enkaz bırakır. Bu artık kronik hastalık belirtisidir ve bundan kurtuluş yoktur. İyileşme umudu tükendiği için kendi içine çökerek (iktidar) yıkılır.”
SİYASETE AHLAK LAZIM
Kılıçdaroğlu, her fırsatta siyasete “siyasi ahlak yasası” çıkartmayı istemektedir. Sebebi de herkesçe malum. Son dönemin siyasetçileri toplumun insani ve ahlaki değerlerine uymayan, hiç de hoş görülemeyecek üslupla birbirlerine kullandıkları hakaret kelime ve cümleleridir. Kimsenin tasdik ettiğini de söyleyemiyorum. Şöyle ki;
“Siyasi Ahlak Yasası çıkarılmalıdır: Hükümet, vatandaşla siyasetçi arasındaki güveni sağlamak, siyasetin ve siyasetçinin itibarını tesis etmek için TBMM'ne derhal Siyasi Ahlak Yasası teklifinin getirileceğini taahhüt etmelidir.” demektedir.
Döneminde en çok dava açılan cumhurbaşkanları şöyle sıralandı:
Erdoğan: 63 bin 41 kişiye dava açılmış (2019’a kadar) bunlardan 9 bin 554 kişi mahkum olmuş. Diğer Cumhurbaşkanlarının ki ise şöyle; Abdullah Gül: 848, Kenan Evren: 340, Turgut Özal: 207,Ahmet Necdet Sezer: 163, Süleyman Demirel: 158 dir.
Geçmiş dönem siyasetçilerimizin birbiriyle ilgili kullandıkları olumsuz ve ahlak sınırları ötesi hakaretlerden oluşan bir demet;
"Gaspçı, siyasetin kısa pantolonu, ikiyüzlü, yüreksiz, ebleh"
"Şerefsiz onbaşı"
"Yavşak"
"Öküz"
"Çüşşş"
"Bir kere değil iki kere şerefsiz..."Formun Üstü
"Hastalıklı ve psikopat bir ruh"
"İki yüzlü, baş münafık"
"Haçlı ordusu komutanı... Korkak... Çamur adam... İcraatsız Başbakan."
"Mafya Prensesi."
"Tomahawk füzesinden daha tehlikeli."
"Çarpık düzenin son müteahhidi."
"Merih'ten gelen uzay yaratıkları"
"Yalı bülbülü, yaban gülü."
"Okey kraliçesi."
"Part-time Dışişleri Bakanı, zavallı, koltuk dilencisi, milli felaket"
"Pişkin"
"Siyasi Fadime"
"Devşirme"
"Şeftali güzeli."
"New Hampshire düşesi."
“İktidar delisi”
"Dedikodu kumkumasının organizatörü ve rejisörü."(E.Otçu-Denizli Gazetesi)
Bugünün siyasetçilerinin sarfettikleri kelimelere (HİÇ) girmek istemiyorum. Çünkü son kullanım tarihleri henüz dolmadı ve dumanı da hala üzerinde tütmektedir.
HAKARET ETME ÖZGÜRLÜK MÜDÜR?
Anayasa Mahkemesi'nin 2014/1577 numaralı başvuru hakkında verdiği 25 Ekim 2017 tarihli kararda, ifade özgürlüğünün sınırsız olmadığı ve kaba, aşağılayıcı, küçük düşürücü, abartılı kişisel saldırı içeren sözlerin (olayın tarafları ve konuşmanın çerçevesi politik alanda kalsa bile) kabul edilebilir sınırları aşması nedeniyle siyasi bir tartışma içindeki bir görüş olarak değerlendirilemeyeceği, siyasi kimliği de olsa kişilerin kaba, sert, aşağılayıcı ifadelere katlanmak zorunda olmadığı ifade edilmiştir. Böylece Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün birtakım sınırlarının olduğuna karar verilmiştir."
BU SİYASETİ VE SİYASETÇİLERİ İSTİYORUM
Süleyman Demirel'in siyasette yeni yeni parladığı yıllar. Partililerle birlikte Kırşehir'e gider. Kalabalık, izzet, ikram, deve kesmeler ve alınan reaksiyon ziyadesiyle mutlu eder Demirel'i.
Sonra da, dönemin sevilen siyasetçisi Osman Bölükbaşı memleketi olan Kırşehir'e gider.
Hemen, ekibi Demirel'e raporu verir.
“Bölükbaşı'nın memleketinde sana deve, ona koç kestiler. Seni daha iyi ağırladılar” derler.
Demirel, Bölükbaşı'nı bir yerde görür, yanına gider; “Üstad, memleketinde bana çok iyi davrandılar. Deve kestiler, sağ olsunlar" der. Sonrada, inceden ayar vermek için, üzüntülü bir şekilde; "Duydum ki sana da koç kesmiş hemşerilerin, ayıp etmişler” der.
Osman Bölükbaşı yine kendinden emin şekilde Demirel' e döner ve "Evlat, bizim oralarda deveye deve, koça koç keserler" der…
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 758443
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.